GencLik Clup GencLerin Yeni MekaNı . . !
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


GencLik Clup GencLerin Yeni MekaNı . . ! Hoşgeldin; Misafir !
Senin Toplam 0 Mesajın Var.
Son Üyemiz : https://genclikclup.yetkinforum.com/u310
Son Ziyaretiniz:

 
AnasayfaAnsayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
www.sinyaliletisim.com yeni paylaşım sitemiz mutlaka herkesi bekliyoruz www.sinyaliletisim.com

 

 ..........sarı gelin.....

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Misafir
Misafir
Anonymous



..........sarı gelin..... Empty
MesajKonu: ..........sarı gelin.....   ..........sarı gelin..... I_icon_minitimeSalı Ağus. 05, 2008 4:55 am

Sarı Gelin

Eski bir türkü, son günlerde yeniden sık çalınır ve dinlenir oldu.
Günlük bir gazetede çıkan yazıdan, türkü hakkında çeşitli iddiaların
ortalıkta dolaştığını öğrendik (Hürriyet-2000). Önce bu iddialara
bakalım: "Azerbaycanlılar, bu türkünün Azerî türküsü olduğunu ifade
ediyorlar. Azerbaycan Büyükelçisi, "Ermenicede sarı ve gelin kelimeleri
yok. Bizde iki üç yüz yıldan beri söyleniyor. Milletvekili Yılmaz
Karakoyunlu, bu türküyü Ermenilere mal etti!" diye dert yanıyor.

Sarı Gelin türküsü, Kuzeydoğu Anadolu coğrafyasında ortaya çıkmıştır.
Türklerin büyük bir kolunu teşkil eden Kıpçakların diğer adı da
Kuman'dır. Diğer kavimler, Kıpçakları "sarışın" anlamına gelen "Kuman"
adıyla veya bu anlama gelen başka kelimelerle anmışlardır.

Sarı Gelin, eski çağlardan beri Çoruh ve Kür ırmakları boyunda yaşayan
Hristiyan Kıpçak beyinin kızıdır. Bölgeye gelen Arap din adamlarından
birinin âşık olduğu bu sarışın güzel etrafında gelişen efsaneler, Kars
ve Erzurum yörelerinde yaşamaktadır.

Türk kültüründen etkilenen Ermeniler arasında birçok şifahî halk
edebiyatı ürünümüzün yaşıyor olması, Sarı Gelin türküsünün, bir Ermeni
türküsü olduğu iddiasının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Bu yazıda, Çoruh ve Kür ırmakları boyunda yaşayan Kıpçak Türklerinden
bahisle, onların izlerini taşıyan bir efsanenin varyantları üzerinde
durulmuştur. Sarı Gelin'in bu efsaneyle birlikte, birkaç varyantını
tespit edebildiğimiz bir türküye konu olması ve hatta bölgede bu adla
anılan bir halk oyununun bulunması, tesadüf olamaz.

Eski bir türkü, son günlerde yeniden sık çalınır ve dinlenir oldu.

Günlük bir gazetede çıkan yazıdan, türkü hakkında çeşitli iddiaların
ortalıkta dolaştığını öğrendik (Hürriyet-2000). Önce bu iddialara
bakalım:

"Azerbaycanlılar, bu türkünün Azerî türküsü olduğunu ifade ediyorlar.
Azerbaycan Büyükelçisi, "Ermenicede sarı ve gelin kelimeleri yok. Bizde
iki üç yüz yıldan beri söyleniyor. Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, bu
türküyü Ermenilere mal etti!" diye dert yanıyor.

Türkü tartışmasına katılan bir Erzurumlu: "Sarı Gelin, Ermeni kızıdır.
Türkü, bir dadaşın bu kıza olan âşkının nağmeleridir." diyerek,
türkünün hikâyesini Kurtuluş Savaşı yıllarına dayandırıyor. Bir
Erzurumlu da, "Bu türkü, dadaş türküsüdür." diyor.

Bir başka Erzurumlu, türkünün, bir filme meze yapıldığını, güftesinin çarpıtıldığını belirterek öfkesini dile getiriyor.

Milletvekili olan bir vatandaşımız, yazdığı senaryodan bahsederken,
"Ermeniden beter Ermeni" üslûbuyla devletimizin Ermenilere haksızlık
yaptığı noktasında duruyor. Bu noktayı senaryosunun merkezi hâline
getiriyor. Sarı Gelin türküsünü de, Erzurumlunun dediği gibi "meze"
yapıyor! Milletvekilinin ifadelerinde şunlar da var: "Sarı gyalin
anbele pare pare... Ermenice sarı, dağlı demekmiş. Dağlı gelin yani.
Ermenilerin Erzurum'dan ayrılırken Sarı Gelin'in müziğini
götürmelerinden daha doğal ne olabilir ki?"

Bir başka yazar söze karışıyor: "Ulusal aidiyet tartışmasını abes
buldum doğrusu. Müziğin vatanı olur mu? Sarı Gelin, kime ait olursa
olsun, güzel bir türkü." diyor.

Müziğin vatanı olur veya olmaz; ama siz gidip onun bunun dillerde
dolaşan şarkısına, benim derseniz gülerler! Çok eski bir musıki tarihi
olan milletin, kalkıp Ermeni'den türkü devşirmesi mümkün mü? Ama yüz
yıllarca tebamız olmuş Ermenilerin bizden çok şey aldıklarını
söyleyebiliriz. Bunun tersi de olabilir. Yani hakim halk, tebadan da
alabilir. Türkçedeki kelimelerin kökenine bakarsanız görürsünüz. Bunlar
olağan şeyler ama yüz yıllardan beri söylene gelmiş bir türkü söz
konusu olursa, burada söyleyeceklerimiz vardır.

Bir başka gazetede çıkan habere de göz atalım: "Yavuz Bingöl ve Yeşim
salkım, Sarı Gelin'in sinema uyarlamasında Ermeni düşmanlığına karşı
bayrak açacak." deniliyor. Bu filmde, türkücü Yavuz Bingöl, Ermeni kızı
rolündeki Yeşim Salkım'a âşık Türk subayını canlandıracakmış
(Milliyet-2001).

Kıpçakların bir adı da Kuman'dır. Bunlara Ruslar Polovets, Ermeniler
Xartes, Almanlar Falben derlerdi ki, bu kelimelerin hepsi sarışın
anlamına gelmektedir (Rasonyı-1971: 136). Kumanlarla temasa gelen üç
kavim, Ruslar, Almanlar ve Ermeniler, Kumanları sadece "sarışınlar"
diye isimlendirmişlerdir (Kurat-1992: 70).

Kıpçakların, güzel, sarışın, mavi gözlü, yakışıklı oldukları, birçok
kaynakta belirtilmektedir (Kurat-1992: 70-72). Büyük şair Genceli
Nizamî, İskendername adlı eserinde, Kıpçak güzelliğini dile
getirmiştir. Ayrıca şairin karısı Afak/Apak da Derbentli bir Kıpçak
kızıydı. Apak'ın güzelliği, şairi derinden etkilemişti. Nizamî,
eserlerindeki kahramanlarda onu canlandırmıştır (Resulzade-1951: 48-49).

Kumanlar, XII. yüzyılda Gürcistan'da faaldiler. Gürcistan'ın parlak
çağının başbuğu Kubasar, bir Kıpçaklıdır. Devletin, asker, maliye ve
devlet işlerinde Kıpçaklar söz sahibiydiler. Kraliçe Tamara'nın
damarlarında da (annesinden dolayı) Kıpçak kanı vardır (Rasonyı-1971:
145).

Selçuklu Türkleri tarafından sıkıştırılan Gürcistan, onlara karşı
savunmasız ve çaresiz kalmıştı. Gürcistan Kralı, Kuzey Kafkasya ve
Kıpçak Eli'nde yaşayan göçebe ve savaşçı Kıpçakları ülkesine davet
etti. Bunlar arasından çıkarılan 45.000 kişilik güçlü bir orduyla
Selçuklulara karşı saldırılara başladı. Gürcüler, Kıpçak ordusu
sayesinde Tiflis şehrini yeniden ele geçirdiler
(Berdzenişvili-Canaşia-2000: 142-143).

Sarışın, insan güzeli ve Türk ırkının en yakışıklı soyundan olan
Kıpçaklar, Selçuklular tarafından ezilen Gürcistan hakimi Bagratlı
hanedanını, büyük bir kudretle canlandırdılar. 1080 yılından itibaren
Selçuklu ülkesi durumuna gelen Ahıska, Ardahan ve Göle dolayları,
1124'te Kıpçakların eline geçti. Gürcülerle aynı dini, Ortodoks
Hristiyanlığı paylaşan Kıpçaklar, kendi hesaplarına fethettikleri Kür
ve Çoruh boylarına (Ahıska, Ardahan, Artvin ve Ardanuç dolaylarına)
yerleştiler (Kırzıoğlu-1953: 377). Bugün Kür ve Çoruh ırmakları boyu
ile Çıldır Gölü çevresinde yaşayan halk, Kıpçakların torunlarıdır
(Kurat-1992: 84).

Gürcistan'a bağlı bir beylik iken bölgeye gelen İlhanlıların da
yardımıyla 1267 yılında Tiflis'ten kopan Kıpçak Atabekliği Hükûmeti,
III. Murat zamanında, 1578 yılında Serdar Lala Mustafa Paşa ve
Özdemiroğlu Osman Paşanın fethiyle Osmanlı Devleti'ne katıldı
(Zeyrek-2001). Bugün Ahıska, Ardahan, Artvin ve Erzurum'un kuzey
ilçelerindeki kilise kalıntıları, Osmanlı zamanında Müslüman olan bu
Ortodoks Kıpçakların hatıralarıdır.

Azerbaycan'da Kür ırmağı boylarında yaşayan bir efsane, edebî eserlere
de konu olmuştur. Azerbaycanlı şair Hüseyin Cavid, Şeyh San'an adlı
manzum piyesinde, konusunu halk arasındaki yaygın efsanelerden
almıştır. Arabistan'dan bu bölgeye gelerek İslâm dinini yaymağa çalışan
din adamlarıyla ilgili bir efsanede, Şeyh San'an'ın Tiflis-Gürcü
Padişahının güzel kızı Humar Hanıma karşı duyduğu aşk macerası
anlatılır. Bu kız uğruna Hristiyan hayatı yaşayan Şeyh, yedi yıl sonra
kızı Müslüman eder. Birlikte kaçmağa karar verirler. Bunları takip eden
kralın askerleri yetişince, âşıkların dileğiyle yer yarılır, âşıkları
içine alır. Âşıkların girdiği yerden kaynar sular çıkar. Kızına ve
yaptıklarına üzülen kral, bu suyun üzerine bir kilise yaptırarak hatıra
bırakır (Kırzıoğlu-1953: 379-380).

Ortodoks Kıpçaklardan kalan hatıralardan biri de Kars ve Erzurum
çevresinde anlatılan "Şeyh San'an ile Kralın Sarı Kızı" efsanesidir. Bu
efsaneyle birlikte bir de türkü, günümüze kadar gelmiştir. Türküye
geçmeden önce, Ortodoks Kıpçak Türklerini Müslüman etmek için çalışan
İslâm misyonerlerinin macerasını ve sarışın Kıpçak kızlarının
hatıralarını yaşatan bir efsanenin iki varyantını özetleyelim:

Abdulkadir Geylanî'nin arkadaşı olan Şeyh San'an, bir bedduaya uğrayıp
yolu Penek'e düşmüş. Şeyh San'an, çobanlık yapıyor, Penek padişahının
domuzlarını güdüyormuş. Şeyhin nefsine ağır gelen domuz çobanlığı aynı
zamanda eziyetli bir işti.

Şeyh, bu şekilde çile doldurmakta iken, Penek padişahının biricik
evlâdı olan güzeller güzeli Sarı Kız'a da âşık olmuş. Hristiyan kız,
şeyhin aşkından habersizmiş. Bu duruma üzülen şeyh, Allah'a yalvararak
kızın gönlüne kendi aşkının düşmesini dilemiş. Dileği kabul olmuş. Kız
da şeyhe ilgi duymaya başlamış, hatta Müslüman olmuş. Yedi yıllık
çilesi dolan şeyh, bir gün Allahuekber dağlarından tef sesi geldiğini
duydu. Bu ses, çilesinin bittiğine işaretti. Meğer tefi çalan,
Geylanî'nin gönderdiği kırk mücahit müritmiş.

Şeyh, tef sesinin geldiği dağa doğru koşmuş. Onu gören Sarı Kız da
arkasından koşup yetişmiş. Bunu gören saray halkı, durumu padişaha
bildirmiş. Ordu, kaçak âşıkların ardına düşmüş. Şeyhle kız, Allahuekber
dağındaki kırk müride yaklaşmış. Bu durum, Mısır'da Abdulkadir
Geylanî'ye mâlum olmuş. Oradan attığı teber, şeyhe ulaşmış. Şeyh, bu
teberle kâfir ordusuyla vuruşmaya başlamış. Penek güzeliyle kırk mürid
de cenge girmişler. Kırk mürit şehit düşmüş. Şimdi onların yattığı yere
Kırklar, Kırk Şehitler Mezarlığı deniyor. Dağın tepesine yetişen Şeyhle
sevgilisi de tam tepede şehit düşmüşler. Bunların yattığı yer şimdi
ziyaretgâhtır. Buraya ağzı eğri gidenin düz geldiği, dileklerin kabul
olduğu inancı yaygındır (Kırzıoğlu-1949).

Bu efsanede geçen olayların yaşandığı yer, Gürcü tarih kaynaklarında
Bana olarak geçen Penek'tir. Penek, eskiden kalesi olan bir taht
şehriydi. Dede Korkut Oğuznamelerinde, "Ban Hisarı" denilen yer de
burasıdır (Kırzıoğlu-2000:76) Osmanlı zamanında, merkezi Ahıska olan
Çıldır Eyaletine bağlı bir sancak olmuştu. Burası günümüzde, Erzurum'un
Şenkaya ilçesine bağlı bir köydür.

Sarı Gelin türküsünün kaynağı olan bu efsanenin diğer bir varyantı,
önce mahallî bir gazetede, sonra da bir kitapta yer almıştır. Hüseyin
Köycü tarafından derlenen efsane, Şenkaya gazetesinin dokuz sayısında
tefrika edilmiş (Köycü-1950-51); bundan birkaç yıl sonra da Ali Rıza
Önder'in kitabına girmiştir (Önder-1955: 73-76).

"Şeyh Abdülkadir Geylanî'nin müritlerinden Sananî, şeyhine darılarak
firar etti. Yolu Erzurum ve Oltu'ya düştü. Burada tanıştığı bir
dervişle yola çıktılar. Penek suyu kıyısına geldiklerinde, derviş, genç
Sananî'den kendisini karşıya geçirmesini istedi. Sananî, bu teklifi
kabul etmeyince, dervişin, "Benden esirgediğin omuzlarına, domuz
yavruları binsin!" bedduasına uğradı. Misafir oldukları Hristiyan Penek
beyinin güzel kızına vurulan Sananî, misafirliği uzattı ve sarayın
hizmetçileri arasına katıldı. Kendisi sarayın domuz çobanı olmuştu.

Şeyhi Geylanî, müridi Sananî'nin bu hâlini öğrendi ve çok üzüldü. Beş
yüz müridinden, onu kurtarmalarını, gerekirse sevgilisiyle birlikte
getirmelerini istedi. Müritler, Sananî'yi, domuz güderken buldular;
şeyhin isteğini Sananî'ye bildirdiler. Sananî, ancak sevgilisiyle
birlikte gelebileceğini söyledi. Bir sabah erkenden kızı aldığı gibi,
kendilerini bekleyen müritlere doğru yola çıktı. Hep birlikte karlı
dağa doğru yürüdüler. Onların yokluğunu anlayan saray görevlileri,
çevre köyleri aradılar, bulamadılar. Dağlara yöneldiler. Âşıklar ve
müritler, takip edildiklerini anlayınca kaçmaya başladılar ve dağın
güneyine sarktılar. Takipçiler yetişince çetin bir savaş oldu. Bugünkü
Allahuekber dağları, adını bu müritlerin "Allahuekber" sedalarından
almıştır. Âşıkların ve müritlerin mezarları da ziyaret yeridir."

Bu iki varyant arasında küçük farklar olsa da, olayın özü ve motifler
aynıdır. Günümüze kadar gelen Sarı Gelin türküsünün kaynağı işte bu
efsanedir. Sarı Gelin, Penek beyinin kızı, Sinan da San'an veya
Sananî'dir. Görülüyor ki burada Ermeni yok!

Efsaneler, tarih değildir; onlardan bilimsel sonuçlar çıkarılamaz.
Bununla birlikte efsaneler, muhayyelesinden çıktığı milletin hangi
değer yargılarını benimsediğini gösterir. Onu ortaya koyanların nelere
inandığını, ne gibi ahlâk esaslarına değer verdiğini açıklar.
Efsaneler, bir milletin manevî nabzının ölçüsü, toplumsal mizacının
ifadesidir. Efsanelerde toplumun şuuraltı hazinelerinin anahtarları
saklıdır (Uyguner-1956).

Efsaneler, sebebi ve kaynağı bilinmeyen birçok olayın izahında, halk
muhayyelesinin meydana getirdiği hikâyelerdir. Bir folklorcunun dediği
gibi, efsaneler hayallerde doğar, gönüllerde beslenir, dudaklarda ve
kalemlerde yaşar (Önder-1955: 6). Zamanla yeni unsurlar alır ve büyür.

Sarı Gelin türküsüne konu olan efsane de, halkın dilinde yaşarken, kim
bilir, ne zaman ve hangi yeni olay üzerine türküye dönüşmüştür...
Türkünün ve efsanenin merkezinde bulunan kahramanlar aynıdır: Sarı
Gelin ve Şeyh San'an/Sinan.

1918 yılında, bir hey'etle birlikte kuzeydoğu illerimizi gezen tarihçi
Ahmet Refik Bey, Sarı Gelin türküsünü, Göle'nin Okçu köyünde tespit
etmiştir. Bu seyahat notlarından meydana gelen kitabında şunları
yazıyor:

"Okçu köylü Ali'nin en güzel söylediği, Diyarbekir'de, Erzincan'da,
Erzurum'da Kürdî nağmelerle okunan bildiğimiz bir türkü. Fakat ezgiler
burada daha hüzünlü, daha kederli. Türkünün konusu gayet şâirane: Bir
Türk delikanlısı köyünde yaşayan bir Hristiyan kızını seviyor.
Sabahleyin tarlaya giderken peşinden ayrılmıyor. Akşamları sürüler
ağıllarına dönerken sevgilisinin güzelliğini seyrederek ruhunun ateşini
dindirmeye çalışıyor. Kalbi ve kafası o derece meşgul oluyor ki,
sonunda taptığı haçı, sevdiği salibi/haçı görmek istiyor. Kalbi heyecan
içinde çarparak bir pazar sabahı kalkıyor. Güneş yamaçlara altınlar
serper, kuşlar tatlı cıvıltılarla ortalığı şenlendirirken kiliseye
gidiyor. Bir köşeye çekiliyor. Sevgilisinin taptığı haçı, kilisede
yapılan ayini seyrediyor. Türkü şöyle başlıyor:

Vardım kilsesine baktım haçına
Mâil oldum bölük bölük saçına
Kız seni götürem İslâm içine
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Âh seni vermem dünya malına.

Şarkının nakaratı o kadar hazin, o derece tesirli ki... Ali, elini
şakağına koymuş, gözleri yaş dolu, ruhundan kopan acılarla feryat
ediyor:

Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Seni vermem dünya malına...

dedikçe güya ağlamak istiyor. Sarı Gelinler orada da mı bedbaht âşıkları bu derece büyülemişler (Altınay- 2001: 71-72)

Sarı Gelin türküsünün halk ağzında dolaşan ikinci dörtlüğü de şöyledir:

Vardım kilsesine kandiller yanar
Kıranta keşişler pervane döner
Tersa sevmiş deyin el beni kınar
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Seni saran neyler dünya malın.
(Seni alan neyler dünya malın)

Ünlü "Kars Tarihi" adlı eserinde, Kıpçaklardan bahsederken, Sarı Gelin
türküsüne de değinen Kırzıoğlu, bu türkünün Kars ve bir zamanlar halkı
Türklerden meydana gelen Erivan'da söylenen bir başka varyantını da
verir:

İrevan çarşı pazar
İçinde bir kız gezer
Elinde divit kalem
Dertliye derman yazar.

dörtlüğü ile başlayıp:

Sarı Gelin, sarı kız
Ettin ömrüm yarı kız

nakaratlarıyla ve bar/halay havası olarak da söylendiğini belirtir (Kırzıoğlu-1953: 380-381).

Kırzıoğlu, türküde:

Sarı kız, Sarı Gelin
Dünyanın varı gelin

nakaratı olduğunu da şifahen belirtmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
TR-AŞK
Site SahiBi !
Site SahiBi !
TR-AŞK


Mesaj Sayısı : 3483
Yaş : 47
Nerden : ANKARA
Lakap : forumun abisi
<fieldset> <legend>Kısa Bilgiler</l : ..........sarı gelin..... Gsmjs3
<center>iLetim : <marquee><b><font font="" color="deepskyblue" face="Harper" size="4">DaLıMı KıRaNıN AgAcInI SöKeRiM... </font></marquee>
<center>Burcunuz : ..........sarı gelin..... 4169a
Forum Saati : <center><embed src="http://jrgraphix.net/research/flash/clock.swf" width="150" height="150"></embed></center></fieldset>
Rep Derecesi : ..........sarı gelin..... 12
Rep Puanı : 50000
Rep Ver : <a href="http://genclikclup.forumm.biz/msg.forum?mode=post&u=16" class="postlink"><img src="http://www.oyuncehennemi.com/images/buttons/reputation.gif" alt="" border="0"></a>
Kayıt tarihi : 05/06/08

ÖzeL ProfiL
Başarı Puanı:
..........sarı gelin..... Green500/500..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (500/500)
Uyarı & Ceza:
..........sarı gelin..... Blue0/0..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (0/0)
AktifLik:
..........sarı gelin..... Orange500/500..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (500/500)
..........sarı gelin..... Empty
MesajKonu: Geri: ..........sarı gelin.....   ..........sarı gelin..... I_icon_minitimeSalı Ağus. 05, 2008 3:56 pm

hikayeler için ayrı ayrı teşekkürler

paylaşım için teşekkürler ellerine saglık
saygı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P.i.s.A.q.o.R
Site SahiBi !
Site SahiBi !
P.i.s.A.q.o.R


Mesaj Sayısı : 163
Yaş : 31
Lakap : KİNG OF THE NET
<fieldset> <legend>Kısa Bilgiler</l : ..........sarı gelin..... Gsmjs3
<center>iLetim : GencLikClup - GencLiğin ve Dostlugun Mekanı..!
<center>Burcunuz : ..........sarı gelin..... 4167a
Forum Saati : <center><embed src="http://jrgraphix.net/research/flash/clock.swf" width="150" height="150"></embed></center></fieldset>
Rep Derecesi : ..........sarı gelin..... 12
Rep Puanı : 25
Rep Ver : <a href="http://genclikclup.forumm.biz/msg.forum?mode=post&u=16" class="postlink"><img src="http://www.oyuncehennemi.com/images/buttons/reputation.gif" alt="" border="0"></a>
Kayıt tarihi : 04/07/08

..........sarı gelin..... Empty
MesajKonu: Geri: ..........sarı gelin.....   ..........sarı gelin..... I_icon_minitimePerş. Ağus. 07, 2008 8:25 pm

paylaasım ıcın tesekkurler elınıze saglık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GİZEM
ModeratöR™
 ModeratöR™
GİZEM


Mesaj Sayısı : 2774
Yaş : 28
Nerden : İstanbul
Lakap : GİZEM
<fieldset> <legend>Kısa Bilgiler</l : ..........sarı gelin..... Gsmbynts0
<center>iLetim : Tutamadım ellerin yağmur olsun sarıp da doyamadım öpemedim gül tenin baharın olsun sevip de kanamadım ördü kader ağlarını kırdı yine kollarımı ah Bir canım var al senin olsun ördü kader ağlarını kırdı yine kollarımı ah bir canım var al senin olsun...
<center>Burcunuz : ..........sarı gelin..... 4168a
Forum Saati : <center><embed src="http://jrgraphix.net/research/flash/clock.swf" width="150" height="150"></embed></center></fieldset>
Rep Puanı : 10
Rep Ver : <a href="http://genclikclup.forumm.biz/msg.forum?mode=post&u=16" class="postlink"><img src="http://www.oyuncehennemi.com/images/buttons/reputation.gif" alt="" border="0"></a>
Kayıt tarihi : 31/07/08

ÖzeL ProfiL
Başarı Puanı:
..........sarı gelin..... Green300/500..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (300/500)
Uyarı & Ceza:
..........sarı gelin..... Blue0/0..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (0/0)
AktifLik:
..........sarı gelin..... Orange500/500..........sarı gelin..... Empty_bar_bleue  (500/500)
..........sarı gelin..... Empty
MesajKonu: Geri: ..........sarı gelin.....   ..........sarı gelin..... I_icon_minitimeSalı Eyl. 16, 2008 3:01 pm

Paylaşım için tşk...

saygı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
..........sarı gelin.....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Egrelti Gelin

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GencLik Clup GencLerin Yeni MekaNı . . ! :: ––––•(-• Aşk & SewGi •-)•–––– :: Türkü Hikayeleri-
Buraya geçin: